30 Mart 2012 Cuma

Esra Erol'la Aile Hekimliği

Hadi insan yazmaz, üşenir, sallar da bu kadar da mı açmaz blog. Çalışma hayatının insanı ne kadar her şeyden uzaklaştırdığının en büyük kanıtı olabilir blogum, ya da insan öznesi yerine deniz öznesi demeliyiz. Neredeyse dokuz aydır çalıştığım iş yerini değiştirmem, arada bir haftalık evde oturmam, ve aslında bir haftanın çalışmayan insan hayatında bir güne, çalışan insan hayatında bir aya tekabül ettiğini anlamam. Her neyse dönüşüm tabii ki abuk başıma gelen bir olayla başlayacak. Yeni işe başlarken adli sicil kaydı, sağlık raporu, yok efendim ikametgah gibi gereksiz bürokratik süreçler için oradan oraya koştururken, devletimizin aile hekimi hizmetiyle karşılaştım. Oturduğum adresten kadın baktı, evet dedi şey bey sizin doktor buyurun. Girdim içeri dedim ben işe başlayacağım sağlık raporu lazım, verir misiniz? Sanıyorum ki beş dakikalık bir süreç, hasta mısın hayır, al sana rapor bekliyordum. Sigara içiyor musun sorusuna verdiğim evet cevabıyla, bir saatlik bir konuşmaya maruz kaldım. Sanmayın ki bu konuşma sigaranın bilindik zararları üzerine. Sigaranın zararları ne sence sorusu üzerine ben bildiğim her şeyi sıraladım, yok yok o da değil diyor, kanserden kötü, ölümden beter, aman da aman; neymiş diyorum dur anlatacağım diyor. Sonra başladı kadınların yumurtlama sisteminden, konuyu sahip olabileceğim özürlü çocuklara getirdi. Ben aman Allah korusun yaklaşımındayım, adam hala korumaz kızım korumaz diyor. Evli misin bekar mısın dedi, bekarım dedim, evlen dedi. Efendim dedim; kendine sigara içmeyen bir eş bul, sigara içerek sigara içmeyen eş bulamazsın. Bırak hemen sigarayı dedi. Ev erkeği olsun, bak ev erkeği evde bulunur, sokakta bulunmaz. Gezen, tozan, sokaklardaki adamdan ev erkeği olmaz dedi. Hani dedi sünepe dediğimiz tipler vardır ya, böyle işten eve evden işe gider, hah işte sünepe erkek bul dedi. Yok dedim ben almayayım sünepe koca. Okumuş sünepe olsun ama dedi. Ben hala konuyu daha nerelere bağlayacak acaba diye beklerken, kendisine gelen çiftlerin taklidini yaparak sorunlarından bahsetti, sigara içen çiftlerin yaşlanınca ne hale geldiğinden bahsetti. Daha sonra ekrandan bilgilerime bakarak 26 yaşında olduğumu gördü ve evet 35 yaşlarında birisini bul dedi. Aynı yaşta olursak adam ilerde benden sıklırmış, 50 yaşına gelince 25'lik bulur beni bırakırmış. Sonra sence dünyadaki en güzel şey ne dedi, onaylamadığı bir kaç cevap verdim. Sonra ellerinde hayali bir şey tutarak, sesine bir gizem vererek; 3,5 kiloluk bir bebek dedi. Çocuk en güzel şey, en değerli falan; ben düşünmüyorum çocuk pek, sevmem falan dedim, suratından anladım onu zaten ama hayır, çocuk yap dedi. Ve raporu vermeden özetledi durumu; sigarayı bırakıyorsun, kendine sigara içmeyen 35 yaşlarında evine bağlı bir adam buluyorsun, evlenip çocuk yapıyorsun... Yazın dedim reçeteye isterseniz, hah hah diye şuh da bir kahkaha attı. Sonra bir de tabii para biriktirmem, kenara köşeye bir şeyler koymam gerektiğine de değindi, ama bu öbürü kadar yaratıcı değildi ne yazık ki. Raporu aldım bir saatin sonunda, dışarı attım kendimi, psikolojimin içine eden sevgili aile hekimimi düşünerek bir sigara yaktım...Sanırım yakın zamanda taşınıp, semt değiştirip yeni bir aile hekimi bulmam gerekecek. Yoksa işim düştüğünde karşısına çıkıp nasıl derim, sigara içiyorum, bekarım hala diye, oyar valla beni.