31 Ağustos 2013 Cumartesi

Bir Saat


Sonunda gercek islevini yerine getirebilen kosu ayakkabilari hallerinden memnun, dort senedir kisa market yuruyusleri disinda kullanilmanin sevincini yasamakta. Havanin gunesi yeni gitmis tam en sevdigim saatleri gelmis. Yirmi sekiz sene gecmis hayatindan. Ic Anadolu'da baslayan hikayen Marmara bolgesi sonrasi Ege'ye tasinmisken, hala oturdugun evin yeri konusunda kafan net degilken, madem imkanin varken, hava guzelken... Kulaginda en sevdigin grup calarken, bir hafta sonra onlari canli izleyecegini bilirken. Garip gelirken hayat, sen garipserken daha o yanindan kosarken, depar atip yetismeye calistiginda o ictigin sigaralar sana kendini hatirlattiginda. Eski sevgilin kokan yabancilar yanindan gectiginde, bi duraksadiginda, hatirladiginda; en cok koku hafizayi calistirirmis ya hani. Karsina cikan ucuz dovmeye gozun kaydiginda, dandik pazar penyesinden gorunen melekler gozunu acittiginda, ne kotu degil mi hayat boyu tasiyacagin bir cirkinlik satin aliyorsun kendine. O muhtesem pembe begonvilli kucuk evin onunden gecerken, yasayanlarinin hikayelerini merak ettiginde, sana neyse?

Girdigin bi tane sokakta koyunlar cikacak karsina, sokak aralarinda mayismis kopekler. Bitiyor yaz diye uzuleceksin, her sene bir posta bitiyor yaz diye uzulmek lazim cunku. Evinin balkonunda oturan o kadinla goz goze geldiginde seninle ilgili ne dusunuyor bilemeyeceksin hic. Tahmin etmez degil mi aslinda senin tam da o anda, aklina yazacagin bir cumlenin geldigini, ya da o kostugun bir saatte, bes saatlik dusunmus oldugunu. Gece gordugun ruyanin sacma detaylarini hatirladigini, yillar oncesinde, cocuklugundan alakasiz bir sahnenin gozunun onune geldigini. Istanbul'u ozledigini anlamis midir ya da? Cihangir'den cikmamayi ozler mi insan? Bebek'e gitmemeyi, siz gelin bu taraflarda oluruz demeyi. Hep ayni yerlere gitmeyi ama yine de nereye gitsek diye bir basligimizin oldugunu. En yakin arkadasina yedi dakikada yuruyerek gitmeyi, evde oturup beraber sikilmayi ozler mi insan? Ozler insan. Bir saat kalktiginda koltugundan, telefonunu biraktiginda arkanda, dusunmeyi ertelediklerini dusunebilyorsun ya iste sadece osunu seviyorum; bir saatlik kosularin.

Dip: Resim Lizbon metro istasyonunda "The Running Woman"
Şarkı da çok kulağımdaydı bugün diye...


18 Ağustos 2013 Pazar

Calikusu


Manyak misin nesin deme de, eski yazdiklarimi okudum, dedim sen mi yazdin bunlari? Aferin lan guzel yazmissin, komikliler falan var dedim. Yazsana yine dedi icimdeki ses; ben kucukken bu icimdeki sesin sahibini karnimda yasayan kucuk insanlar zannederdim. Manyak mi ne? Ya ama is guc iste yazamiyorsun ya hani sonucta, bloggerlik basli basina meslek ve mesaiye aslinda. E cocugum hani senin isin, nerede senin mesain? Sahil kasabasina tasinan, pazar gunleri kovalayan, bisikletle markete giden disi genc gorunumlu yasli ruhlu insan diil misin artik? Oylesin tabii. Anadolu'ya tayini cikip aslinda Kusadasi'nda yasayan Calikusu Feride sendromuna da son ver. 

Demem o ki donuyorum artik klavye basina, ne yazcan deme ben de bilmiyorum inan. Ama cikar bir seyler hep karsina, baktin olmuyor hop hemen yaz kasabasi temali ege yazilarini daya, bamya tarifinden girer, Canakkale domatesinden nasil kislik konserve yapilirdan cikarsin. Serde ascilik var koc unutma. Bu arada Kurk Mantolu Madonna'yi oku. Sonra Maria Puder icin mi uzulecegine, yoksa Raif'e mi dertlenecegine karar vereme. Bir selam cak Sabahattin Ali'ye, sonra baharda Berlin yapmak lazim de kendine. Kafa sallasin karnindaki kucuk insanlar.