1 Mart 2013 Cuma

Two on Four Wheels


İki haftadır gitmiyor elim bir kelime bile yazmaya, haberi aldığımdan beri, kendimce bir hoşçakal demek istedim. İzin vermedi bir şeyler içimde. Geçtiğimiz sene hayatımı hiç tahmin etmeyeceğim bir şekilde değiştirip, bir yenisini kurmaya çalışırken karşılaştım onlarla. Üç ay boyunca birlikte yaşadık neredeyse, çok şey paylaştık. Üç ay nedir ki dersin değil mi aslında, çok şeymiş onu öğrendim ben. Yakınlık için süre değildir ya önemli olan onu öğretti bu iki insan bana. Ve daha bir çok şey, hayallerinin peşinden koşman gerekiğini, sen istersen her şeyin olabileceğini.

Hiç duymadığım bir yerden başlamıştı hikayeleri, İngiltere'ye bağlı Guernsey adasından, ne kadar güzel bir yer olduğunu görünce deli misiniz siz dedim ne işiniz var, ne yapıyorsunuz buralarda? Karar vermiştik mutlaka Guersey'e gidilecek, en yakın zamanda, anlattıklarını görmek için. İki sene önce o adaya bir daha dönmemek fikriyle hoşçakal demişti Pete ve Mary, bisikletlerini alıp dünyayı gezmek için. 5 sene boyunca salondaki dünya haritasına bakarak hayal kurduk dedi bana Pete, rota çizdik oradan mı gitsek buradan mı diye. Para biriktirdik. Dönmeyeceğiz bir daha dedi. Benim gibi köküne, evine, ailesine, arkadaşına bağlı biri için düşünmesi ne kadar zor da olsa. Hayatımda tanıdığım, hayata ve birbirlerine en bağlı insanlardı sanırım. 11 senedir birlikte olmak, ruh eşi diye bir şey vardır ya, onlardı işte. Beraber o kadar salak saçma eğlenceli şeyler yaptık ki o üç ayda. Hep içimde kalan yurtta veya öğrenci evinde yaşama fikrim hayata geçmişti. Cihangir'in göbeğindeki o evde, hayatımda hiç unutmayacağım bir bölüm yaşadım. Sadece bisikletle dünyayı gezme değildi olayları, ikisi de sanat okullarından mezun inanılmaz başarılı sanatçılardı. Burada kaldıkları üç ayda bir sergiye işlerini verip, beni iyice şaşırtmışlardı. Kilolarca patatesten muhteşem bir sanat eseri yapan Pete, günlerce salona kapanıp metrelerce kağıtlara kurşun kalem İstanbul desenleri çizen Mary.

Yaptıkları her işle beni şaşırtan bu muhteşem iki insan Nisan'da rotalarına devam etmek üzere gideceklerdi, başından belliydi. Çok uğraştık gitmesinler diye, Pete'in dizlerini son gece kırma fikrimizle bir kaç ay daha kazanmayı düşünüyorduk halbuki. Hindistan'dı hedefleri, son biraları öyle kaldırdık Mary'yle "if you can make it we will also make it" diye. Orada buluşacaktık. Ne kadar sürecek belli değildi oraya varmaları. Sabahın yedisinde bisikletleri taşıdık aşağıya, banjo, gitar, köpekleri kovalamak için sopalarla birlikte. Mary'yle ben ağlaya ağlaya Pete ve Flurin bizimle dalga geçe geçe vedalaştık. Bir gün bir yerde yine buluşacaktık emindim. Sonrasında biz hep internetten, bloglarından, facebookdan, twitterdan haberleştik. Türkiye bitti, inanılmaz yerlere gittiler, biz izledik sadece. Christmas, yılbaşı geçti, özledik dedik hadi gelin. Bulunduğumuz en güzel, en zevkli şehirdi İstanbul dediler, tamam dedik hadi gelin o zaman yeter bu kadar bisiklet.

Sonra bir şey oldu, Pete ve Mary Tayland'da bir kamyon kazasında gittiler. Hindistan'a üç kala, Dünya'nın en tehlikeli bölgelerini, iç savaşları geçtikten sonra. Gündüz vakti. O zaman bazı şeyler daha fazla dank etti bana, tanıdığım en muhteşem iki insanı bir daha göremeyecek olmak gibi, peki ben hayatımda neyi hayal ettim de gerçekleştirebildim gibi. Bugün gitsem hiçbir şeyi başaramamış olmak gibi aslında. Dolu dolu yaşayamamış, herkesin normal bulduğu hayatı elinin tersiyle itememişken. Pete ve Mary kadar hayat dolu, neşe dolu olamamışken, hala kirayı, faturayı düşünürken, 15 günlük senelik izin hayali kurarken. Dur dediğinde hayat, ne yaptın sen sorusunun cevabını bilemezken. Dedelerin, babannelerin, akrabaların ölümlerine alıştığın yaşta, ilk defa arkadaşını, arkadaşlarını kaybetmişken. İnsanın çok başka bir yerinin acıdığını öğrenmek gibi. Bugün Guernsey'de Pete ve Mary; son kez, sevenlerine hoşçakal demek için. Dünyanın kim bilir kaç ülkesinde arkalarında bizim gibi üzgün, onları tanımaktan mutlu insanlar bırakarak. İyi ki hayatlarımıza uğradınız. Bir gün bir yerde görüşeceğiz yine.Geleceğiz Guernsey'e mutlaka, en yakın zamanda, anlattıklarınızı görmek için....
The Road to Istanbul from twoonfourwheels.com on Vimeo.


Istanbul to Iran from twoonfourwheels.com on Vimeo.