19 Kasım 2010 Cuma

312


Dokuz günlük bayram tatili sebebiyle memlekete dönüş yaptım. Ankara benim evim, yuvam olmasının dışında aynı zamanda bayramda ziyaret edilmesi gereken bir büyüğüm, hatrını sorup elini öpmem gereken bir yaşlı akraba, aynı zamanda iyi vakit geçirip, beraber eğlendiğim süper yakın arkadaşım. İki günlük bayram muhabbeti, babaanne, büyük dayı, büyük teyze ve tamam baba yeter bu kadar akraba, olsun kızım sevaptır. Kabristan, ruhuna el fatiha...Sabah kahvaltıları, akşam yemekleri, bol Guitar Hero, Kıtır'da kokoreç, bira, Bestekar'da martini, bira, bira, bira. Hava güzel, güneş gidince Ankara. Gece Aspava; hoppa kapatmışlar bayramda, e hadi o zaman Devrez. Yeni evli çiftte shot oyunu, bum, en iyi kural; kahkaha atmak yasak. Babam interneti kapattırmış; e o zaman Köroğlu Starbucks, üst sokakta küçüklüğüm, alt sokakta gençliğim, 112-114 otobüs hattı. Bu şehirde herkesin tanıdık gelmesi, bir yerden birisi çıkması.Yapılacaklar listesi; Kebap 49, Aspava-muhakkak-, bir rakı balık iyi gider, Ankara'da. Bien, If, vakit kalırsa Zeki. Bugün Cuma kaldı üç günüm, Seğmenler'e gitmeden olmaz, Vitamin'de sabah kahvaltısı; beyaz peynirli domatesli tost ve acı sosla. Tunalı'da gereksiz bir yürüyüş. Otobüs sonra, köprü ve İstanbul...Ben askerliğimi yaptım Ankara'da çok sıkıcı bir yer, her taraf gri-kara ne o öyle, Sakarya'ya gittik biz gece çok sıkıcıydı, Ulus'a gittim ben çok çirkindi. Bir kere deniz yok, yaşanmaz denizsiz yerde. Hadi lan ordan Ankara candır. Burada doğup, büyüdüysen her boşluk seni yine buraya çekecek, Ankara seni bağrına basacak, yuva olacak, sen ne kadar nankörlük edip onu terkedip başka şehirlerle olsan da o sadık bir eski sevgili gibi hep seni bekleyecek, hep senin dönmeni isteyecektir. 312 senin DNA'na kodlandı bir kere çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder